28 Haziran 2011 Salı

İÇİMİZDEKİ ÇOCUK NEREDE?

Yaratıcılıkta sınır tanımayın diye galiba hemen hemen her yazımda söylüyorum. Ama gerçekten yaratıcılık çok önemli bir şey. Sadece çocuklar için değil bizler için de, ev, iş, sorumluluklar derken aslında okadar küçük bir alan içerisinde yaşıyoruz ki. Çocukken o yoktan yarattığımız eğlencelerden eser kalmıyor. Aslında ruhumuzu rengarenk ve genç tutanın o yaratıcılık olduğunu unutuyoruz. Mutluluk gerçekten bazen ayrıntılarda saklı oluyor.

Hemen hemen hepimiz hamurlarla oynamışızdır. Allaha şükür yeni nesilde oynuyor. Şahsen hamurların bendeki yeri ayrıdır. Bütün çocukluğum hamurlara şekil vererek, mıncıklayarak geçti. Ama demin de dediğim gibi büyüynce, hayatın sorumlulukları üzerimize binice unuttum hamurlarımı. Bir de tabii "kızım çocuk musun sen? bu yaşta hamurla mı oynanır?" gibi lafların altında ezilmemek için kaldırdım hamurlarımı ergenlik dönemimde. Şimdi geldi yine o minik çocuk, çaldı kapımı, "unutma beni, sen beni yaşatıcan ki ben de hayatını renklendirebileyim" dedi bana. Ay ben bir sevindim. Sordum "gitmemiş miydin sen?" diye. Ben zannediyorum zamanı gelince o beni terketmiş. Yok efendim o içerlerde bi yerde kendi köşesine çekilmiş. Beklemiş benim onu geri çağırmamı. Biz bir güzel kucaklaştık, özlem giderdik. Başladık eski günleri yaad etmeye. Minik ben :) pek özlemişim içimdeki çocuğu.

Şimdi bakıyorum gerçekten hayatıma bir renk geldi. gizli gizli çıktı "mini"ler "miki"ler hihihi. Utanılacak birşey olmadığını, tam tersine içimdeki çocuk hayatıma girince aslında hayatımın güzelleştiğini, olgunlaştığını gördüm. Nekadar ironik değil mi?

Şimdi de sizlere ikimizin neler yaptığını göstermek istiyorum. :) Biz yaparken çok eğlendik ve sizlerle de paylaşmak istedim. Küçük bi tavsiye içinizdeki çocuğu hiçbir zaman unutmayın! küçümsemeyin! ;)

NOT: Şizofren değilim :)












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder